Osmanlı ne müthiş bir imparatorluk, hayranım ona. Bu gün bir kez daha, keşke Osmanlı döneminde yaşasaydım dedim. Topkapı Sarayına gittim. Oraya he gidişimde aynı heyecanı yaşıyorum. Allah’ım ne güzel bir yer. Geçerken duvarına dokunduğumda bile içim bir tuhaf oluyor. Taa Osmanlı dönemine gidiyorum, hayallere dalıyorum. Sarayın bahçesinde dolaşan bir genç kız oluyorum. Kim bilir o duvara kimler dokundu. Ben nesneleri dokunarak hissediyorum, görmek yetmiyor. Dokunduğum da ayrı bir haz alıyorum. Bu duydu çok değişik anlatamıyorum bile. Müzedeki bütün eserlere dokunmak istedim ama yasakL. Yanlış olduğunu bile bile bir esere dokundum ve anında görevliden uyarı aldımJ. Velhasıl o mücevherler, o kıyafetler, kılıçlar, her şey mest etti beni. Atalarımız, dedelerimiz ne ihtişamlı, ne zevkli insanlarmış. Su içtikleri kaptan tut anahtara kadar elişinin, sanatın en güzel örmeklerini görüyoruz. Mücevherlerin bulunduğu bölümü hayranlıkla gezdim. Kaşıkçı elması off, insanın gözlerini kamaştırıyor, ondan gözlerini alamıyor insanJ. Padişahların kıyafetleri, onlarda ayrı bir güzel, çok büyük ve ihtişamlılar. Hep söylenir ya, eski insanlar uzun ve iriymişler, nesiller ilerledikçe kısalıyor ve küçülüyor insanlar derler. O koca kıyafetleri ve kılıçları görünce bu söze hak veriyor insan. Ancak iri bir insan onları taşıya bilir.
Sadece birkaç bölümü ziyaret edebildik ama o bile epey vaktimizi aldı. Her yeri göremeden ayrılmak zorunda kaldık ama en kısa zamanda geriye kalan bölümleri de ziyaret için tekrar gideceğim.
2 Şubat 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
bazen bnmde içimde canlanıyor o dönmde yaşama isteği..bunu sadece o dönmlere ait ufak bir tablo resim bile hissettirebiliyor...bnde gezmiştim ama tamamını değil...bundan sonra da gezmek istemiyorum..ne topkapı ne dolmabahçe..kötü oluyorum..
Yorum Gönder