26 Aralık 2008 Cuma
18 Aralık 2008 Perşembe
PR FACİASI
7 Aralık 2008 Pazar
Perşembe günü Fatma ile birlikte hazırlıktan bir arkadaşımızın evine gittik. Bölümlerimiz farklı olduğu için okulda da fazla görüşemiyorduk bu da bizi çok üzüyordu. Tuba'nın da daveti üzerine yatılı misafir olarak gittik. Tabi bu misafirlik sadece laftaydı. Tuba'nın deri geç bittiği için eve ilk biz girdik ve yemek hazırlıklarına başladık. İşte bu durum samimiyeti ve güveni gösterir. Velhasıl maharetli Fatma çiğköfte ustası bende yamağı oldum:) Fatma komutları veriyor bende yapıyordum.(Bu arada çiğköftenin güzel olacağından endişeliydim ve aç kalmamak için yemek söylemeyi düşünüyordum ama bu aramızda kalsın:D) Fatma'nın uzun uğraşları sonucunda ortaya bir eser çıktı. Fatma'' al bi tadına bak '' dedi. Ben hala aynı endişeleri taşıyordum. Bunu farkeden Fatma çiğköfteyi ağzıma tıktı. İşte o an endişelerimin boşa olduğunu anladım. Bu enfes bir lezzetti. Gözlerime inanamıyordum bunu Fatma mı yapmıştı?:) Çiğköfte ile fazla aram olmadığı halde, ömrümde yemediğim kadar çiğköfte yedim.Ellerimize sağlık eee ne de olsa bende yamaktım.
Arkadaşlarımı çok seviyorum, çok eğlenceli bir gece geçirdik. Tekrar buluşmak ümidiyle vedalaştık birbirimizle. (Arada 10 gün tatil var )
2 Aralık 2008 Salı
İlk At Binişim
Küçüklüğümden beri at'a binmeyi istemişimdir ama bir türlü nasip olmamıştı geçen Pazar günün e kadar. Uzun uğraşlar sonucu Pazar günü at çifliğine gitmeyi başardım. Gittiğim çiftlik binicilik dersleri veriyor. Yarın saat lik derslerle sekiz haftada kursu bitiriyorsun. Çiftliğe gittiğimde kendimi biraz garip hissettim çünkü öğrenciler arasında en büyük bendim. Diyerleri 5 ile 13 yaş arasında değişiyordu.:) Neyse ki çok istediğim bir şeydi , çocuklar çokta umrumda değildi. Sıra bana geldiğinde büyük bir at getirdiler. Riko adında siyah bir attı. Hocamın adını unuttum:) Güler yüzlü bir Rus hanımdı. At'ın üzerine bindim ve hoca dizginleri tuttu. Hoca önde ben at'ın üzerinde bir kaç tur attık. Sonra bana at'ın üzerinde nasıl durmam gerektiğini, dizginleri nasıl tutmam gerektiğini, ayaklarım'ın nasıl durması gerektiğini gösterdi. Artık atı ben yönlendiriyordum hoca kenardan komut veriyordu bana. At'ı yerde duran dubaların arasından geçiriyordum. Bir süre sonra hoca atın adımlarına göre oturup kalkmam gerektiğini söyledi ve onun alıştırmalarını yaptık. Çok güzel bir duyguydu artık pistte atla tek başıma gidiyordum( tabi dört nal a değil) hoca kenarda izliyordu. At'a ilk defa biniyordum ama hoca buna inanmıyordu. Sen at'a daha öncede binmişsin biliyorsun dedi. Hocanın bu sözleri tipik müşteri çekme mantığı olabilir diye düşünüyorum. Beni biniciliğe daha da ısındırmak için yaptığı bir numaraydı belkide. Bu olay alış verişlerde çok yaşanır. Mesela bir giyim mağazasında denediğiniz kıyafet , yakışmamıştır ama satıcı aa çok yakıştı , tam oturdu size gibi laflar ederler. :) Birnevi insanları kandırılar aslında hoşumuza da gider her giydiğimiz kakkında olumlu şeyler söylenmesi. Tabi ki dikkatli olmak lazım sonra üzerimize olmayan şeyleri alıp gelebiliriz:)) Ama tamamende satıcıları dinlememezlik yapmayalım hepsi aynı değil gerçek yorumlar yapanları da var. Velhasıl hocam belkide gerçekten öyle düşünüyordu kim bilir. Bana sorarsanız güzel bindim yaa:) Ata binmek çok zevkli bir şey herkeze tavsiye ediyorum. Zamanım olunca binicilik derslerine devametmeyi düşünüyorum.