26 Aralık 2008 Cuma

Bir hadis-i şerifte; ‘Komşusu aç iken kendi tok yatan bizden değildir’ buyruluyor. Bu hadis benin kalbimi çok rahatsız ediyor. Her gün kafamı yastığa koyduğum da, bir başka yerde benim sahip olduğum imkânları bulamayan insanların var olduğunu bilmek kalbimi ağrıtıyor. Hele birde bizim elimizde ki nimetlerin şükrünü bilmememiz, aksine nankörlükler etmemiz çok üzüyor beni. Her geçe Dünya’da kaç kişi aç yatıyor, kaç kişi açlıktan ölüyor biliyor muyuz? 888.280.854 kişi her gece aç yatıyor ve bir günde 17.330 kişi açlıktan ölüyor. Bu yıl içerisinde açlıktan ölen insan sayısı da 4.178.911. Şunu düşüne bilmemiz lazım, Rabbim çok şükür bana mal, mülk, para vermiş. Acaba bu parayı ben hoyratça yiyim, içiyim, eyle neyim diye mi verdi. Yoksa şükrünü biliyim, ihtiyacım olanı alıyım, belli bir bölümünü de ihtiyacı olanla paylaşayım diye mi verdi. Zaten bu açlıklar da zenginlerin istedikçe istemesinden kaynaklanıyor bence. Yoksa çok şükür Dünya’da hepimize yetecek nimet var. Açlık sorununu çöze bilmek için önce Dünya’ da ki adaletsiz gıda dağılımının sebeplerini araştırmak gerekiyor. Bir tarafta insanlar açlıktan ölüyor, öbür tarafta obez hastası oluyorlar. Velhasıl zengin fakiri gözetmekle yükümlüdür. Bunu unutmayalım lütfen ve elimizden geleni yapalım. Afrika’ da açlık ve hastalıktan ölen çocukların, ailelerini kaybeden insanların suçu ne? Allah adaletsiz mi? Hayır tabi ki Rabbim herkesin hakkını verir ya bu Dünya’da ya da Ahirette. Bu Dünya’da kendimizi yoksul insanlardan üstte görürsek Allah muhafaza Ahirette hüsran olabiliriz.

18 Aralık 2008 Perşembe

PR FACİASI

Bu gün okulumuzun düzenlediği Edebiyat sempozyumuna katıldım. Tam bir PR faciasıydı. :)Büyük bir programdı bu sempozyum ,günlerdir çeşitli gazetelerde duyuruları yapıldı. Söyleşi de bir çok kanalın kameraları ve fotoğrafçıları kayıt yaptı. Ancak bu büyük programa gereken önem verilmemişti. Söyleşi ye ayrılan salon çok küçüktü. Çoğu konuk ayakta kaldı. Yaşlı yaşlı insanlar söyleşi'yi ayakta dinlediler. Sonuçta söyleşi ye gelen Nobel ödülü almış bir yazar Orhan Pamuk. Çok ciddi bir organizasyon olmalıydı. Bence bu okulumuz için hiçte iyi bir imaj olmadı. Koskoca okulda sanki büyük salon yokmuş gibi konuklar sıkıntı çekti. Bir başka sıkıntı da çeviri de oldu. Sanırım Orhan Pamuğa konuklara çeviri için kulaklık verildiği söylenmedi ya da söylendi ama Orhan Pamuk çevirilerden doğabilecek anlam yanlışlıklardan dolayı kendisi konuşmak istedi belki. Ama hangisi olursa olsun insanların aynı şeyi iki kere dinlemesi sıkılmalarına neden oldu, bunun düşünülmesi gerekiyordu. Sonlara doğru içerinin sıcak olması nedeniylede insanlar dayanamadı ve çoğu kişi çıktı. Ne yazık ki çok kalmak istememe rağmen sıcaktan ve sürekli oturup kalkmaktan (merdivenlerde oturuyordum da: ) bunaldım ve bende çıkmak zorunda kaldım. İşte böyle iletişim fakültesi ile ünlü okulumuz için hiçte iyi bir program olmadı .

7 Aralık 2008 Pazar

İnsanoğlu fıtratı gereği yalnız yaşayamaz. Bu yüzden aile ye ve arkadaşlara ihtiyaç duyar. Arkadaş insan için çok önemlidir genelde aynı nesilden oldukları için paylaşıcak çok şeyleri olur. Bir çok şey arkadaşlardan öğrenilir. Ben öyle arkadaşlarımdan bazılarına üniversite de sahip oldum.Üniversite çağındaki insanların karakterleri oturmuş olduğu için daha sağlam arkadaşlıklar kurula biliyor.

Perşembe günü Fatma ile birlikte hazırlıktan bir arkadaşımızın evine gittik. Bölümlerimiz farklı olduğu için okulda da fazla görüşemiyorduk bu da bizi çok üzüyordu. Tuba'nın da daveti üzerine yatılı misafir olarak gittik. Tabi bu misafirlik sadece laftaydı. Tuba'nın deri geç bittiği için eve ilk biz girdik ve yemek hazırlıklarına başladık. İşte bu durum samimiyeti ve güveni gösterir. Velhasıl maharetli Fatma çiğköfte ustası bende yamağı oldum:) Fatma komutları veriyor bende yapıyordum.(Bu arada çiğköftenin güzel olacağından endişeliydim ve aç kalmamak için yemek söylemeyi düşünüyordum ama bu aramızda kalsın:D) Fatma'nın uzun uğraşları sonucunda ortaya bir eser çıktı. Fatma'' al bi tadına bak '' dedi. Ben hala aynı endişeleri taşıyordum. Bunu farkeden Fatma çiğköfteyi ağzıma tıktı. İşte o an endişelerimin boşa olduğunu anladım. Bu enfes bir lezzetti. Gözlerime inanamıyordum bunu Fatma mı yapmıştı?:) Çiğköfte ile fazla aram olmadığı halde, ömrümde yemediğim kadar çiğköfte yedim.Ellerimize sağlık eee ne de olsa bende yamaktım.

Arkadaşlarımı çok seviyorum, çok eğlenceli bir gece geçirdik. Tekrar buluşmak ümidiyle vedalaştık birbirimizle. (Arada 10 gün tatil var )

2 Aralık 2008 Salı

İlk At Binişim


Küçüklüğümden beri at'a binmeyi istemişimdir ama bir türlü nasip olmamıştı geçen Pazar günün e kadar. Uzun uğraşlar sonucu Pazar günü at çifliğine gitmeyi başardım. Gittiğim çiftlik binicilik dersleri veriyor. Yarın saat lik derslerle sekiz haftada kursu bitiriyorsun. Çiftliğe gittiğimde kendimi biraz garip hissettim çünkü öğrenciler arasında en büyük bendim. Diyerleri 5 ile 13 yaş arasında değişiyordu.:) Neyse ki çok istediğim bir şeydi , çocuklar çokta umrumda değildi. Sıra bana geldiğinde büyük bir at getirdiler. Riko adında siyah bir attı. Hocamın adını unuttum:) Güler yüzlü bir Rus hanımdı. At'ın üzerine bindim ve hoca dizginleri tuttu. Hoca önde ben at'ın üzerinde bir kaç tur attık. Sonra bana at'ın üzerinde nasıl durmam gerektiğini, dizginleri nasıl tutmam gerektiğini, ayaklarım'ın nasıl durması gerektiğini gösterdi. Artık atı ben yönlendiriyordum hoca kenardan komut veriyordu bana. At'ı yerde duran dubaların arasından geçiriyordum. Bir süre sonra hoca atın adımlarına göre oturup kalkmam gerektiğini söyledi ve onun alıştırmalarını yaptık. Çok güzel bir duyguydu artık pistte atla tek başıma gidiyordum( tabi dört nal a değil) hoca kenarda izliyordu. At'a ilk defa biniyordum ama hoca buna inanmıyordu. Sen at'a daha öncede binmişsin biliyorsun dedi. Hocanın bu sözleri tipik müşteri çekme mantığı olabilir diye düşünüyorum. Beni biniciliğe daha da ısındırmak için yaptığı bir numaraydı belkide. Bu olay alış verişlerde çok yaşanır. Mesela bir giyim mağazasında denediğiniz kıyafet , yakışmamıştır ama satıcı aa çok yakıştı , tam oturdu size gibi laflar ederler. :) Birnevi insanları kandırılar aslında hoşumuza da gider her giydiğimiz kakkında olumlu şeyler söylenmesi. Tabi ki dikkatli olmak lazım sonra üzerimize olmayan şeyleri alıp gelebiliriz:)) Ama tamamende satıcıları dinlememezlik yapmayalım hepsi aynı değil gerçek yorumlar yapanları da var. Velhasıl hocam belkide gerçekten öyle düşünüyordu kim bilir. Bana sorarsanız güzel bindim yaa:) Ata binmek çok zevkli bir şey herkeze tavsiye ediyorum. Zamanım olunca binicilik derslerine devametmeyi düşünüyorum.